13 Nisan 2016 Çarşamba

Iznik Gezi Rehberi

İZNİK GEZİSİ


2015 Ramazan Bayramı'nda kısa tatilden faydalanıp İstanbul'a yakın bir yerlere gidelim dedik. Daha önce Bursa'yı gezmiştik ama İznik'e gidememiştik , zaten İznik'e ayrı zaman ayırmak gerek. Asya doğduktan sonra çok vakit bulamadığım için geçen yıl yaptığımız gezinin yazısını yazmak da yeni nasip oldu.. Bayram tatilinde oğlum anneannesiyle Didim'e yazlığa gittiği için biz de  o zaman 2 aylık olan kızım ve eşimle birlikte gittik İznik'e. İki çocuklu olduktan sonra tek çocukla gezmenin keyfi paha biçilemez :)

İznik'e gitmek için Yenikapı'dan Yalova'ya deniz otobüsüyle geçiyorsunuz deniz otobüsü 1 saat 15 dakika sürüyor. Sonrasında hemen limanın sağ tarafında minibüs duraklarından İznik minibüslerine biniyorsunuz o da 1 saat sürüyor kişi başı 12 TL. Yani İstanbul'a çok çok yakın:)

İznik'te çoğu göl kıyısında olan 5-6 tane güzel otel var. Biz sessiz sakin olması açışından merkezdeki Hotel Aydın'da kaldık.Otel dediğim öyle lüks falan değil oteller:) bize yatacak yer olsun temiz olsun yetiyor zaten. Biz merkezdeki Hotel Aydın'da kaldık. Gayet ilgili tatlı insanlar ama otel işletmesinden bi haberler:) Bir sabah kahvaltıya indik kimsecikler yok:)
Dediğim gibi öyle küçük şeylere takan bir çift değiliz maksat gezmek zaten..

İznik'in muhteşem bir tarihi geçmişi var. Hem Hıristiyanların hem de Osmanlı'nın izi var hala. Şehir surlar tarafından çevrilmiş ve girişler için de kapılar inşa edilmiş. Mesela İstanbul'a gidiş yönünde İstanbul kapısı var. Biz tüm şehri kapıları yürüyerek gezdik. O zaman Asya bebek arabasında saatlerce uyuyordu:) Şimdi hayatta durmaz arabada..




İznik tarihte bir çok medeniyete ev sahipliği yapmış. Çok değerli tarihi yapılar var , fakat maalesef  bu eserlerin çoğu şu anda tarihi eser değil harabeye dönmüş durumda. İznik'e gitmeden bu şaheser şehir neden bu kadar ilgi çekmez diye düşünmüştüm. Bunun nedeni kesinlikle tarihe veremediğimiz değer:( Yüzlerce yıllık tarihi eserlerin hemen yanına ev yapılması sadece Türkiye'de görülür herhalde.. Güzel bir kafede kahvaltı yaptıktan sonra gezmeye şehrin tam dört yol ağzında olan Ayasofya Cami'den başladık. Cami çok ilginç bir yapı diğer camilere benzemiyor, zaten kiliseden çevrilmiş, tamamen taş. İçerisi taş olmasından kaynaklı gayet serin







Sonrasında İznik Müzesi'ne doğru yola koyulduk, fakat restorasyon sebebiyle kapalı olduğundan sadece bahçesine bakabildik. Müzenin hemen çaprazında ünlü Yeşil Camii bulunuyor. Çandarlı Halil Hayreddin Paşa tarafından yapılmış olan Camii'nin minaresi çok güzel.
Image result for iznik yeşil camii minare

Tarihi yerleri gezerken elimize bir çocuk Ikınci Murat Hamamı'na yapılmış olan kafeyle ilgili bir broşür verdi. Tabi hemen ilgimizi çekti ve rotamızı oraya cevirdik. Kafe öyle tatlı bir ortam ki Çevresinde İznik çini hediyelik dükkanları dolu. Esnaf güler yüzlü herkes çok pozitif. Türk kahvelerimizi için bir güzel dinlendik.



Gez gez acıkmıştık ve ünlü İznik köftesi'ni deneyelim istedik. Köfteci Yusuf'ta öğlen yemeğimizi yedik. Ben köftenin pek bir numarasını göremedim. Ama servis hızlı ve çalışanlar güler yüzlüydü.

Image result for iznik köfteci yusuf
Yyine yürüyerek göl kıyısına doğru yola çıktık. Asya arada uyanıyordu emziriyordum uyumaya devam ediyordu. 2 aylık bebek yaşamının çoğunu uykuda geçirdiği için gezmek çok daha kolay oluyor :)
Göl çevresi çok güzel..



Akşam yemeğinden sonra otelimize gidip dinlendik ve ertesi gün kahvaltı sonrası yine yollara düştük. Bu sefer Roma Tiyatrosu , Lefke Kapı ve bir kaç tane tarihi Camii'yi gezdikten sonra göl kıyısı şehir arasında bir kaç kez git gel yapıyoruz. Akşam yemeği için göl kenarındaki Çamlık Restoran'a gidiyoruz. Ünlü yayın balığını sipariş ediyoruz. fiyatlar bence lezzet ve hizmete göre baya yüksek. Ortaya getirilen iki kişilik (aslında çok küçük) olan salatanın fiyatı 10 TL. Yayın balığı lezzetli bir balık Onun da tadına bakmış olduk.


Tüm gün arabada uyuyup bizi rahat gezdiren Asya kızımız sıra yemek yemeye geldiğinde hiç durmadan ağlamaya başlıyor. Yemeğimizi hızlı hızlı yiyip kucakta göl kenarında yürüyüş yapıp otelimize dönüyoruz.
Ertesi sabah kahvaltı sonrası yine aynı güzergahla İstanbul'a dönüyoruz.









4 Nisan 2016 Pazartesi

GÜNÜBİRLİK ADANA GEZİMİZ

GÜNÜBİRLİK ADANA GEZİMİZ


Bahar geldi.. İçimizde gezmeye dair kelebekler uçuşmaya başladı. Biri 5,5 yaşında biri 10 aylık iki çocukla günübirlik Adana'ya gittik ve geldik :) İtiraf etmeliyim ki büyük cesaret :)
Sabah 09:35 uçağıyla İstanbul'dan hareket ettik saat 11:30 civarı Adana Havalimanı'na inmiştik.
Havaalanı şehre çok yakın taksiyle 10 dakikada şehrin merkezine gidebiliyorsunuz.
Biz gittiğimiz şehirlerin yerel lezzetlerini tatmayı çok seviyoruz.. Şehre gittiğimizde eşim bir zabıtaya kebapçı tavsiyesi sordu, ve kendimizi Bayram Usta'nın dükkanında bulduk. Pek bilinen bir yer değil öyle bloglarda falan göremezsiniz.. Yeni açılmıştı, hemen bahçesine yerleştik. Ortaya gelen mezeler muazzam.. Kebap 10 numara 5 yıldız:) Adana'da kebap salaş mekanda yenir demişlerdi doğruymuş:) Yanında tabiki Adana'nın ünlü şalgamını içtik. İstanbul'da kebabın yanında mutlaka pilav gelir ama asıl kebabın yanında yenmezmiş onu da öğrenmiş olduk..






Sonrasında yürüyerek Seyhan Nehri kıyısına gittik. Bu arada Asya arada kucakta arada bebek arabasında.. Biz gittiğimiz şehirleri yürüyerek ya da yerel taşıma araçlarını kullanarak gezmeyi daha çok seviyoruz. Böylece şehri daha iyi tanıyabiliyorsunuz.
Sabancı Camii Seyhan Nehri'nin tam kıyısında yanında da çok büyük bir park mevcut.. Camii 1998 yılında hizmete açılmış Türkiye ve Ortadoğu'nun en büyük Camisi.




Seyhan Nehri kıyısı pis ve bakımsızdı :( çevresinde oturulacak çok bir yer de yok. Bu biraz hayal kırıklığıydı. Ardından Taşköprü'den nehrin karşısına geçtik. Köprü Roma Dönemi'nde yapılmış. Dünyada hala kullanılan en eski köprüymüş. Yürümek bize de nasip oldu..


Seyhan Nehri kıyısında oturup çay kahve içtikten sonra istikamet Seyhan Baraj Gölü oldu. Optimum
alışveriş merkezinin önünden taksiyle baraj gölüne gittik, Çevresi çok güzel kafelerle dolu , hava da güzel olunca doğanın tadını çıkarmış olduk. Çoban Dede türbesi varmış, taksici bizi direk oraya bıraktı oradan manzara olağanüstü :) Baraj gölünün tepesinde. Ayrıca ünlü bir kebapçı da var orada Onbaşılar, göl manzaralı. Biz farklı bir kebapçıya gideceğimiz için uğrayamadık, ama önerenler çoktu. Baraj gölü kıyısında Tahta Masa adında çok güzel bir yere konumlanmış ünlü bir kafe var , manzara yine süper. Tahta Masalarla donatmışlar gerçekten :)


Sıra akşam yemeğine gelmişti artık :) Öğlende yediğimiz kebaplar öyle lezzetliydi ki hiç şişkinlik yapmadı. Çok da yürüdüğümüz için güzel bir akşam yemeğini hak etmiştik artık.. Bir arkadaşımızın önerisiyle 5 Ocak Kebap Salonu'na gittik. Mekan Adana'nın Bağdat Caddesi olan  Ziya Paşa Bulvarı'nda. Aynı Bağdat Caddesi havası var. Yediğimiz kebap güzeldi ama asıl olay Pastırmalı Humusta.. Çok mükemmel bir tat :) Kaan da bayılarak yedi , ortaya gelen diğer salatalar yine muhteşemdi. Ama sorarsanız öğlen yediğimiz kebap daha güzeldi :) Kebaplar gelmeden hemen öncesi :)

Tıka basa doyduktan sonra Ziya Paşa Bulvarı'nda turlayıp 21:10 'daki uçağımıza binmek için Havaalanına hareket ettik ve 23:30 gibi evdeydik..
Bizim Adana'ya gitmemizdeki tek amaç kebapı yerinde yiyebilmekti, güzel de oldu :) Ama genel olarak Adana'yı çok kalabalık ve düzensiz buldum. Ana teması yemek olan geziler için de Antep ya da Antakya daha mantıklı olabilirdi. Biz biraz karışık diye oralara gitmek istemedik .
Biz de uçan bu kelebekler olunca olsun oralara da gideriz :)