21 Eylül 2017 Perşembe

MARMARİS SELİMİYE




TEMMUZ 2017






Palamutbükü'ndeydik. Bazı gezi sitelerinde Selimiye o kadar çok övülüyordu ki Selimiye'ye gitmeyi çok istiyordum. Palamutbükü'nden Marmaris'e her gün sabahları direkt minibüs de olunca hadi gidelim dedik. Bizim tatiller böyle spontane gelişiyor ve bu kafayı çok seviyorum :) Allahtan Yücel de benim kafada çocuklar da 18 yaş altı olduğu için bize uymak zorundalar şu anda  ha ha :)


Palamutbükü'nde geçen muhteşem 3 gün sonrasında sabah minibüsle Marmaris'e yola çıktık. Selimiye kavşağında inip Marmaris-Selimiye minibüsüne bindik. Bozburun minibüsü de Selimiye'den geçiyor ama içine girmediği için yürümek gerekiyor. Bu blogda himzette sınır yok demiştik :) İşte minibüs saatleri:)






Selimiye'ye gidip Maviş Bungalov adlı bir otele yerleştik. Odayı çok beğenmedik küçük ve havasızdı klima var hiç olmadı açarız deyip hemen üstümüze değişip sahile doğru koyulduk. Selimiye güzel bir ege köyü. Son zamanlarda her yerde olduğu gibi betonlaşma orada da yaygın. Sahil şeridi boyunca oteller restaurantlar var ve iskeleler mevcut. Biz Lipsos Restaurant'ın iskelesine yerleştik. Manzara güzel ortam güzel:)  Sonra tabi hemen denize atladık.. O da ne ? Deniz gayet pis :( dibe dalıyoruz gözlükle hiç bir şey göremiyoruz :( O kadar çok tekne gelip demirlemiş ki denizi mahvetmişler. Beni yakından tanıyanlar bilir denizi ve yüzmeyi çok severim.. Bu duruma gerçekten çok içimiz acıdı :( Hele ki Palamutbükü ve Knidos'un mis denizinden sonra gerçekten acayip bir hayal kırıklığı oldu:(
Mekan ve doğa çok güzel olduğu için canımızı çok sıkmamaya çalıştık.Restaurantın iskelesinde gününü geçirdiğinde yediğini içtiğini ödüyorsun. Fiyatlar da o kadar pahalı değil. Hepimiz öğle yemeği yedik 80 TL idi.. Sonuçta iskeleyi de kullanıyorsun gayet iyi fiyat :) Başka restauranlarda belli bir giriş ücreti alıyorlarmış, 40 TL gibi eğer yediğin içtiğin 40 TL'yi geçerse ayrıca bir şey ödemiyorsun.

İşte oturduğumuz iskele. Denizde kafasını gömmüş olan da Kaan. İskeleden atlama şansı olduğu için Kaan buraya bayıldı zaten..


Sonrasında Selimiye sahilini boydan boya yürüdük.. 
Sahil şeridi


Şirin kafeler:)





                       Ünlü Badem Mantı:) Biz tadına bakmadık ama önerenleri duydum güzelmiş.



Hediyelik Dükkanı :) Muhteşem değil mi..



Dondurmaccide çok farklı dondurmaların tadına baktık. Acılı dondurma, tuzlu karamel dondurma :) Kaan da minik gurme olduğu için farklı tadları denemeyi çok seviyor. Tabiki anne oğul değişik dondurmaları denedik :)Ben daha önce duymamıştım İstanbulda da varmış Dondurmacci. 





Sonra iskele deniz, şezlong üçlüsünde vakit geçirildi:) Arada kahve içildi :)


Sonrasında otele dönüp akşam yemeği için hazırlanmaya giriştik. Bu arada Selimiye'de 2 gece kalmayı planlamıştım ama ertesi gün dönmeye karar verdik. Denizi çok beğenmemiştik, oteli çok beğenmemiştik. Geziyorsun tozuyorsun da nihayetinde anne yazlığında da biraz dinlenmek istiyorsun :) Canım annem , babam biz memnun kalalım diye ellerinden geleni yapıyorlar.. Otel sahibine durumu bildirdik adama baya bozuldu, nedenlerimizi de açıkladık halbuki..
Gezdiğimiz yerlerde yöresel bir şeyler yemeyi çok severiz. Her yerde saçma sapan kebapçı oluyor , arkadaş güzelim egenin bir sürü otu ,zeytinyağlısı var. Akşam yemeği için Beyaz Ev Restauranta gittik. Ortam güzeldi. Ortaya karışık bir şeyler aldık, ayrıca ana yemek de arnavut ciğeri aldık. Fiyatlar uygun değil. Bence gereksiz pahalı. Küçük zeytinyağlı tabakları 12 TL, büyükler 17 TL.
Ama lezzetliydi gerçekten  

Ortam böyle :)





Vişneli Bamya:)


Girit Böreği ve Kabak Çiçeği Dolması:)



Yemeğin ardından sahil değil de köyün arka kısmını yürüyüşe çıktık . Ve tam da zamanıymış :) Selimiye'de güneş batımı muhteşem oluyormuş :) biz yürüyoruz öyle;birden Kaan anne güneşe bak dedi :) Bir baktım zaten hekes fotoğraf çekme peşinde.







Köyden manzara.. Tepelere doğru evler yapılmaya başlanmış. Zaten tepelerde oteller de var..





Selimiye sahil girişinde tabelalar :)



Hediyelik eşya dükkanından bir kare :)



Öneri üzerine dolaştıktan sonra tatlı yemeye yine sahilin arka kısmında olan Losta Tatlıcısına gittik. Keçi peynirli Losta Tatlısı yemeye :) Losta Selimiyenin eski ismi.. Bazen düşünüyorum da eski isimler kalsaydı daha mı cool olurdu :)


Değişik lezzetleri denemek çok güzel . Asya Yücel'in kucağında uyuyakaldığı için o yiyemedi tabi :(






Artık otele gidip uyuma vakti gelmişti. Odadaki  klima çalışınca acayip ses yapıyordu ayrıca oda da çok küçüktü :( Pek memnun kalmadık anlayacağınız :(
Ertesi sabah kahvaltı yapıp otelden ayrıldık. Bahçesi ve kalvaltı idare ederdi. Biz otelden ayrılırken bize iki gece kalacağız dediğimizdeki günlük fiyattan daha fazla para istedi otelin sahibi. Bir gecelik ücret böyleydi dedi, ki daha önce böyle bir bilgi vermemişti :(


Yine Lipsos Restaurant'ın iskelesine gittik. Orta halli denize girdik.  İskelede kahvelerimizi içtik..

 
Restaurantın duşluğu ve üst değiştirme bölümü de vardı duşumuzu alıp üstümüzü değiştik ve Marmaris minibüsüne binip Marmaris'e gittik. Marmaris -Didim otobüsü akşamüstü olduğu için Marmaris Merkezi de gezme şansımız oldu.
Marmaris sokakları :)



Sonuç olarak Selimiye aslında çok güzel bir yer ama biz her yeri mahvettiğimiz gibi orayı da mahvetmişiz.. Bir kere bence köye araba alınmamalı. Sürekli vızır vızır araba geçiyor..Yüzde 90 da 34  plaka :) Allahtan sahil şeridi dar da  araba giremiyor.. Selimiye'de eczane yok ama iki tane Migros Jet var.. Teknelere botla hizmetleri mevcut.. Sahil şeridinde bazı otellerin fiyatları çok pahalı :( Oda başına 600 TL olan oteller var.. Tamam butik otelciyiz arkadaşım ama oda+kahvaltı bu fiyat da çok yani :( En önemlisi tabi demirleyen tekneler denizi öyle bir pisletmişler ki .. Selimiye'ye sezonda gidilmez bence :( Ya da deniz için merkeze uzak yerler denenebilir. Biz gitmedik açıkcası..

Neyse dostlar bir dahaki geziler ve yazılarda buluşmak dileğiyle :)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder