10 Ağustos 2017 Perşembe

DATÇA PALAMUTBÜKÜ GEZİMİZ




TEMMUZ 2017




Bir çok yere tatile gidilse de yaz tatili her zaman benim için çok heyecanlı olmuştur :) Hele ki Didim'de olan oğlumuza kavuşacak olmamız ayrı bir mutluluktu. Kaan Didim'de olduğu için tabiki ilk istikamet orası oldu. Didim'e 2001 yılından beri mutlaka her yaz gidiyoruz. O zamanlar hem doğası daha güzeldi hem de yapılaşma azdı. Son senelerde  çok fazla yeni bina yapıldı, e malum baya da kalabalıklaştı. Bizim denize girmek için secret yerimiz mevcut :) İnsanlar taşlı bir alandan girmek istemiyor ama açılınca kum var zaten :)
Neyse dostlar Didim'de bir kaç gün geçirdikten sonra geçen sene yüreğimizi bıraktığımız Datça'ya gitmeye karar verdik. Aklımızdaydı ama bir yer de ayarlamamıştık. Bu sene de Palamutbükü'ne gidelim dedik. Spontane yaşamayı seviyoruz biz :)
Bodrum'dan Datça'ya günde 3 sefer feribot var. Detayları alttaki linkten görebilirsiniz
http://www.bodrumferryboat.com/tr/calendar.asp


Didim'den Bodrum'a ilk otobüs saat 09:00'daydı onu beklersek ilk feribotu kaçırmış olacaktık. Biz de Bodrum'a kadar shuttle ayarladık. Böylece 09:30 feribotuna yetişmiş olduk :) Hemen biletlerimizi aldık, orada pastaneden de poğaça açma vs alıp kendimizi feribota attık :) Feribotta yaya olarak yer bulunabiliyor ama eğer aracınızla seyahat edecekseniz online olarak önceden biletinizi almalısınız, küçük olduğu için yer kalmayabiliyor. Yolda giderken ben bir yandan otelleri aramaya başladım. Bir kaç otelde yer yoktu. Otel dediğim pansiyon ya da Apart tarzında daha çok. Denize sıfır Bozalan Tatil Evleri adlı bir apartta yer ayırttım.1+1 oda fiyatı nakit 210 TL idi. 1 saat 45 dakikalık yolculuktan sonra Datça'ya vardık :)






Feribotun servisi ile Datça merkeze gidebiliyorsunuz. Eğer çevre köylere gidecekseniz servis şöförüne sizi minibüslerin orada indirmesini söyleyebilirsiniz. Son durağa kadar gitmeyin bir daha yürümek zorunda kalırsınız. Hizmette sınır yok :) Alın size minibüs saatleri :)




Minibüsle yaklaşık 40 dakika süren yolculukla harika ötesi yollardan geçerek Palamutbükü'ne vardık. Minibüs şöförleri de yerli olduğu için tüm otelleri biliyorlar. Zaten Palamutbükü diğer büklere göre büyük olmasına karşın yine de ufak bir yer. Otel ve restaurantlar ile sahil arasında bir yol geçiyor. Ardından restaurantların masaları ve sahil. Neredeyse her otelin şezlong ve şemsiye hizmeti mevcut. Olmasa bile restaurantların yerlerinden faydalanabiliyorsunuz, herhangi bir ücret ödenmiyor. Yeyip içtiğinizi ödüyorsunuz. Ücretler de makul.

Palamutbükü'nin yukarıdan görünüşü:




Kıyıda bir restaurant:




Biz otelimize eşyaları atıp hemen cuuup denize gittik :) Deniz taşlık. Deniz güzel olsun da taşlık, kum önemli değil bizim için. Ve gerçekten de deniz muhteşemdi... Kaan bu sene tamamen yüzmeyi öğrendi. Asya'nın da gölgelikli simidi var böylece tüm aile birlikte denize girebildik.




Sahilin genel görünüşü:




Sahilde bir çok yemek seçeneği mevcut. Payam restaurant tarzı , yemekleri, çalışanları sayesinde diğer restaurantlardan biraz farklı, marjinal :) İki tane papağanları var, birinin adı Yaşar abi diğerini hatırlayamadım :) Her gün taze tart ve kurabiyeleri mevcut. Kahveleri de lezzetli.



Payamın papağanları:)

Tüm günü sahilde çocuklarla geçirdik, denizden çıktıktan sonra ağaç altı ya da gölgede bir şeyler yeyip içiyorsunuz.Gayet sakin ve huzur verici bir havası var Palamutbükü'nün.
Akşam yemeğini yine sahildeki SARIHOŞ Restaurantta yedik. Fiyatlar normale göre pahalı ama Bodrum, Alaçatı gibi de değil..

Datça'nın ünlü bademiyle kabak yemeği:



Anne patatesi:)


                                                                      Ev yapımı limonata:

Ana yemek olarak köfte ızgara almıştık. O da bayağı lezzetliydi :) Akşam yemeği sonrasında sahilde yürüyüş yaptık, yüzde yüz doğal keçi sütünden dondurma yedik. Bir top dondurmanın fiyatı 6,5 tl idi :( Biraz pahalı geldi açıkcası.. Sonra apart odamıza gidip ertesi güne enerji depolama zamanıydı :)
İkinci gün sabah kahvaltı için mekan yine sahildeki restaurantlardan biriydi. Serpme kahvaltı fiyatları 20 TL . Biz iki kişilik aldık ayrıca fırın da var simit poğaça vs alabiliyorsunuz.
Kahvaltı mekanımız:



Tüm gün huzurun ve denizin tadını çıkardık.Knidos'a gitmeyi düşünmüştük ama çocuklarla yoruluruz diye düşündük. Akşam sahil değil de arka tarafı keşfe çıktık :) Sessiz sakin, bür süre sonra evler de bitiyor doğayla başbaşasınız.
Kabak çiçeğinin kapalı ve açık hali :)

Yürüyüş yaparken bizim değil de abisinin elini tutmak isteyen Asya:) ve bundan gurur duyan abisi Kaan :)



  Üçüncü gün sabah erkenden yine kahvaltı ve deniz keyfi sonrası acaba Knidos'a gitsek mi yaeee nidalarımdan sonra; Yücel "Tamam buralara kadar gelmişken gidelim ben Asya'yı taşırım kucağımda merak etme" dedi. Ve biz hooop 12:45 Knidos minibüsü beklemeye :) Kaldığımız apartın önünde minibüsü beklemeye koyulduk. Otel sahibi orada hiç bir şey yok su alsaydınız çocukların şapkası var mı vs vs bizi biraz korkuttu:) Aman dedik nolcak. Türk milletinde şöyle bir algı var eğer arabanız yoksa çocuklarla bir yerlere gitmeniz çok zor.. Kardeşim yıkın şu algıyı :) Biz tercihen araba kullanmıyoruz ama bir yerlere de mi gitmeyelim :)
Minibüs geldi doluştuk zaten klimalı içinde rahatsın. Çeşmeköy ve Yalıköy'den geçerek muhteşem muhteşem ötesi Knidos'a vardık. Açıkhava müzesi statüsünde olduğu için alana giriş ücretli. Sahil de alanın içinde olduğu için mecburen ücret veriyorsunuz. Müze kart geçiyor 18 yaş altı ücretsiz. Yetişkin ise 10 TL. Önce müzeyi gezdik. Ünlü Knidos fenerini görebilmek için uca kadar yürüdük. Bu arada minibüste uyuyan Asya babasının kucağında gezdi :) Ah o babaların kucakları olmasa napardık bilmem :)











Muhteşem tarihi ve doğayı gezdikten sonra cuuup denize atladık. İşte altta resmi :) Allah'ım uzun süredir böyle güzel bir denizde yüzdüğümü hatırlamıyorum:) Knidos'ta yerleşim olmadığı için deniz mis gibi. Balık sürüleriyle birlikte yüzüyorsunuz. Tek kelimeyle bayııllllldıkkkk. Datça civarına gidenler mutlaka napcaz orda yaee demeden Knidos'u görsün. Görenler beni bulsun deneyimlerini paylaşsın:)



15:40 minibüsüyle (son minibüs) Palamutbükü'ne döndük yemek yeyip aparta döndük. Giyinip hazırlanıp akşamı yine sahil kıyısında geçirdik. Ertesi gün sabahtan Marmaris Selimiye'ye gitmeyi kararlaştırmıştık. Selimiye'yi ayrı bir yazı olarak yazacağım için benden şimdilik bu kadar :)

Son not: Datça'ya , sırayla büklerine en önemlisi Knidos'a mutlaka gidilmeli:) Bırakın 5 yıldızlı otelleri biraz bakir alanların tadını çıkarın :):)




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder