10 Nisan 2014 Perşembe


EDİRNE GEZİMİZ

2013 Yılı Kurban Bayramı 9 gün tatil olduğu için (gerçi biz garip bankacılar pazartesi yarım gün çalıştık) hem dinlenme hem de gezme imkanı bulabildik. Edirne'ye gitmeyi ne zamandır çok istediğim için bu zamanı değerlendirelim dedik. Ben de gezi notlarımı ancak şimdi yazabiliyorum. 17:00 otobüsüyle İstanbul'dan yola çıktık ve yaklaşık 3 saatte Edirne'ye vardık. Kalacağımız yere yerleştikten sonra hava kararmış olsa bile şöyle bir dolaşalım dedik ve ilk durak Selimiye Cami oldu. Osmanlı devletine başkentlik yapmış bir şehir olarak Edirne bir çok tarihi yeri barındırıyor. Selimiye Cami gerçekten çok muhteşem bir yapı, Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği eseri.  Sadece Selimiye Cami'ni görmek için bile Edirne'ye gidilebilir bence. Şehir merkezinden nereden bakarsan bak camiyi görebiliyorsun.

Ertesi sabah kahvaltı yapmak için erkenden yola koyulduk (küçük çocuk anneleri erken kalktığı için güne de erken başlamış oluyorlar) Yürüyerek cepten navigasyon yardımıyla Tunca ve Meriç nehirlerini geçip Karaağaç'a giderken sağdaki kafelerden birinde kahvaltımızı yaptık. Nehirler gerçekten muhteşem:) Edirne'de yaşasam her hafta sonu mutlaka yürüyüş yapardım oralarda.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra kafenin ağaçlarla dolu bahçesinde biraz zaman geçirdikten sonra bu sefer otobüsle şehre dönüş yaptık.




Bundan sonraki durağımız II. Beyazıt Camii ve Külliyesi oldu. Yine merkezden yürüyerek gittik. Geçmişte bu külliyede hastalar müzik , su sesi ve güzel kokularla tedavi ediliyormuş. Eski tedavi odalarını açmışlar ve temsili mankenlerle tasvir etmişler. Sanki gerçekten o zamanlarda olduğunu hissediyorsun. Mutlaka gezilmesi gereken bir yer daha:)


Ardından taksiyle şehir merkezine dönüp Eski Camii, 3 şerefeli Camii, Muradiye Camii ve gündüz gözüyle tekrar görebilmek için Selimiye Camii'ne gittik. Edirne'de adım başı cami olduğu için tüm camiler nerdeyse boş ve rahatça gezilebiliyor. 

Akşam yemeği için tabi ki plan Edirne Ciğeri yemekti. Sora sora Ciğerci Kazım ve İlhan Usta'nın mekanına ulaştık. Ciğer lezzetliydi ama biraz yağlı geldi bana, çok yağlı yemeye alışık olmadığımdan sanırım. Ama yanındaki yoğurt ve kurutulmuş biber kavurması muhteşemdi. Çok acı olmasına rağmen bayıla bayıla yedik. fiyatlar da gayet makuldü. Kaan ciğeri beğenmediği için yemek bitince yan dükkandaki etli ekmekçiye girdik:)



Akşam ben Kaan'ı aldım oyun alanına gittik. Selimiye Camii'nin önünde kurulmuş olan oyun alanında vakit geçirdikten sonra  Edirne'ye özgü kavala kurabiyelerimizi de aldık. Ertesi sabah da erken saatlerde İstanbul'a dönüş yaptık.

Edirne'yi çok sevdim . İstanbul'da avcılar-beylikdüzü civarında oturanlar haftasonu Karaağaç'a sadece kahvaltı için bile gidebilirler. Anadolu yakasına geçmek için bile saatler harcanıyor. Ters istikamete gitmek daha mantıklı bence:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder